YILGINLIK YAYAN "ERDOĞANCILAR"

Görüyorum ki, bir "umutsuzluk iklimi" almış başını gidiyor. Soğanın fiyatı bu kadar da, seçim sonuçları niye böyle?" diyenler var. Hatta, o büyük deprem felaketini yaşayan kardeşlerimize saldırarak, "neden Millet İttifakına oy vermediklerini?" derinden sorgulayanlar da.

Sanki her şey patates- soğan ve deprem üzerinden şekilleniyormuş gibi!

"Ben biliyordum böyle olacağını. İsterim ki ekmeğin fiyatı 20 lira olsun, daha beter olsunlar!" diyenlere de rastladım, rastlıyoruz.

Mayıs'ın ortasını bulmuşken hâlâ karpuzun neden dilimle satıldığını ben de biliyorum da, şimdi bunu dilimize dolamanın zamanı değil diyorum. Şimdi yılgınlığı, umutsuzluğu pompalayıp Erdogan'ın önünü açmanın ne alemi var?!

Biraz da sakin olalım ve öbür taraftan bakalım. Yirmi yılı aşkın bir zamandır iktidar olan ve 'daha çok insana yardım ediyoruz. Yardım alanların sayısı arttı,' diye algı operasyonlarını çoğaltan, -oysa bu, yoksulluğun arttığına işaret!- devletin bütün kurumlarını ele geçirmiş, o kurumların imkânlarından pervasızca yararlanan, baskılar, hukuksuzluklarla varlığını inşa eden bir iktidar var karşımızda.

Umutsuzluğu ve karsılıklı suçlamaları çoğaltma zamanı değil kanımca; ama gördüğüm kadarıyla Millet İttifakı tabanında ciddi bir kesim yılgınlık içinde ve ne yazık ki, bu yılgınlığı ve umutsuzluğu yaymakta.

Oysa Erdoğan birinci turda kazanamayacağını biliyordu ve daha başından beri işi ikinci tura bırakma isteğini öne taşıdı. Yoksa oyu 49 küsür olacak da o 1 puanı denkleştiremeyecek diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Gerçek oyu bu değil. Tabanına şu mesajı verdi: ha gayret!

Ve ikinci tura bırakmakla Millet İttifakı tabanında umutsuzluğu, yılgınlığı yaydı, insanların birbirlerini suçlamasının önünü açtı. Özellikle CHP'lileri sosyal medyadan takip ediyorum, bu tuzağa düşmüş görünüyorlar. Oysa ikinci turda kazanma şansı varken ve böyle bir fırsat duruyorken, "Artık olmaz!" demek Erdogan'a destek vermekle eş değerdedir. Etrafında onu bunu suçlayıp yılgınlık yapacağına yeniden ayağa kalkmanın yollarını ara ve safları sıklaştırmayı dene. Yok, böyle devam edeceksen, Erdoğan'a sen kazandırmış olacaksın!

İkinci bir konu, milletvekili seçimi bitti, milletvekili olan oldu... Bu yolla Millet İttifakı'nın enerjisini yarı yarıya düşürüp, "milletvekili seçimi oldu, ne yapalım Cumhurbaşkanlığında seçtiremedik" durumunu yaymaya çalışıyorlar. Millet İttifakı'nın meclise daha güçlü girmek dışında, tek adamı saf dışı bırakıp Cumhurbaşkanlığını almak gibi bir hedefi daha vardı ve bundan vazgeçilmemeli. Sanki iktidar bu iki yarıştan birinin tamamlanmış olmasıyla işi "soğutmaya" almış ve birileri de bu oyuna düşmüş gibi...

Oysa, bakıldığında 20 yıllık iktidar, devletin bütün kurumlarını ele geçirmiş olduğu halde ilk turda başaramadı... Bizim bunu görmemiz gerekiyor. "Kazanamadık" degil, karşı taraf kazanamadı! Onca baskıya, algı operasyonlarına, Trt'nin rakam oyunlarına rağmen.

Yılgınlık ne? Daha fazla kenetlenmeli. Fidel Castro'nun meşhur bir sözü vardır. Diyor ki: biz yenilirsek yeniden deneriz, diktatörler yenilirse, bu onların sonu olur!

Umutsuzluğun kime faydası var? Yeniden ve bir daha, bunu deneme şansımız var. Aksini düşünmek, yılgınlığı ve umutsuzluğu yaymak Erdoğan'ın işine gelecektir.

Öyle sosyal medya üzerinden depremzedelere, şuna buna saldıran, bu yolla hesap sormaya kalkışanlar, tam da Erdogan'ın işi ikinci tura taşıyıp yapmak istediği şeyi yerine getirdiğinizin farkında mısınız?

İşte, o zaman yılgınlık yayan "Erdoğancılar!" oluyorsunuz!

Edip Cansever'in Mendilimde Kan Sesleri şiirinde söylediği gibi: Umudu dürt / Umutsuzluğu yatıştır