REKABET EŞİTLİĞİ, ÖZGÜR VE ADİL SEÇİM

Halk iradesini yansıtan seçimlerin demokratik olabilmesinin temel koşulu‘özgür ve adil’ olabilmesidir.
Adaylar arasında rekabet eşitliğinin sağlanması ise temel esastır.
Türkiye, AGİT*'in kurucu üyelerindendir: Üye devletlerin karşılıklı ilişkilerinde, izleyecekleri temel ilkelerin altında imzaları vardır.
Bunlardan biri de #seçimlerdir. Seçimlerde amaçlanan asgari gereklilik ilkesi şöyledir: 
“- Siyasi partilere/ adaylara seçim kampanyalarının finansmanı konusunda eşit fırsatlar sunmak,
- Siyasi aktörlerin oy satın almalarını ve devlet kaynaklarını kullanmalarını engellemek,
- Parti ve adayların gelirleri ve harcamaları hususunda şeffaflığı sağlamak,
- Hukuk kurallarının rakip partiler /adaylar aleyhine olacak şekilde
kullanımını engellemek…” olarak yer alıyor.
 eşit fırsat ve rekabet eşitliğine TRT’den başlayarak bi bakalım;
Cumhur İttifakının cumhurbaşkanı adayına  32 saat 42 dakika 47 saniye,
Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayına  32 dakika 23 saniye ekranlarda yer verildi.
Cumhur İttifakı, TRT Haber’de toplamda 59 saat 11 dakika 6 saniye canlı yayında kaldı.
Millet İttifakı ise toplamda yalnızca 42 dakika 58 saniye TRT'de görülebildi.
Diğer ittifaklara ise TRT Haber ekranlarından halka seslenme olanağı tanınmadı.
Türkiye radyo ve televizyonlarında propaganda yayınlarının tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde yapılması YSK ile TRT’nin eşgüdümdedir.
Bu kurumlar iktidar partisi ve adayını avantajlı duruma getirmiş, rekabet eşitliğine öteden beri sıcak bakmamıştır.
Seçim kampanyalarının medya kontrolünden sorumlu RTÜK’ün bağımsızlığı ve tarafsızlığı da “dillere destan” apayrı bir sorun… Muhalefet bir TV kanalında yer bulduğunda, Cumhur İttifakı adayının seçim konuşması aynı anda  29 TV. Kanalında yer alıyordu. Böylece rekabet eşitliği(!) sağlanmış oluyordu..?
“Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”  3.kez seçilemez, Anayasa’nın 101’inci maddesi açık… hükmünü ileri süren muhalefete, YSK “Erdoğan aday olabilir” kararı vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın adaylığına zaten karşı çıkmaz, çıkamaz!
Yine aynı YSK; “bakanların istifa etmeden milletvekili adayı olması” kararını da uygulamaya sokmuştur.
YSK’nin seçimlerin denetiminden sorumlu olduğu düşünüldüğünde, kendi oluşumlarında etkisi bulunan ‘güçlü’ ve ‘partili’ Cumhurbaşkanı ve partisinin mevcut hukuksal normlara uymamasından, doğabilecek uyuşmazlıklarda bağımsız ve tarafsız bir karar veremeyeceği aşikârdır.
2017 referandumunda 2,5 milyon mühürsüz oyu geçerli saydığından biliyoruz.
2019 İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde; zarfın içindeki 4 oy pusulasının 3'ü geçerli, 1'ini geçersiz saydığından biliyoruz.
Bakanların görevlerinden ayrılmadan, milletvekili adayı olarak seçim kampanyası yürütmesi; hem kamu kaynaklarını, hem de bakanlık imkanlarını kullanmaları büyük avantajlar sağlayarak, adaylar arası rekabet eşitliğini bozmuş,  seçimlerin adiliyetini ezip geçmiştir.
Muhalefet ittifakları karşılarında -yarıştıkları rakip-  Cumhur İttifakı’ndan ziyade, Devlet Bakanlıkları, kurumlar ve bürokrasi olmuştur. 
Kampanyalar ve seçimin finansmanında; kamusal gücü elinde
bulunduran parti ya da adayların bu gücü, siyasi rekabeti olumsuz etkileyecek şekilde, kullanmalarını önlemek mümkün olmadığı gibi, bunu denetleyecek herhangi bir organ da mevcut değildir.
Son bir bilinmez.** 
2018 seçimine göre nüfus 3,8 milyon artarken, seçmen sayısı 5,6 milyon artmış. Seçmen sayısında fazladan 1,8 milyon artış var. 
Bu fazlalık nerden kaynaklanıyor? 
-Acaba sığınmacılar seçmen mi oldu (akla gelen ilk kuşku)-
YSK, 28 mayıs öncesi buna bir açıklık getirmedi. Çünkü iki aday arasındaki fark zaten 2,3 milyondu.
Dolayısıyla, eşit ve adil olmayan koşullarda bu seçimi yapacağız. Yinede sandığa gideceğiz, oylarımıza sahip çıkacağız, vazgeçmeyeceğiz!
---  ---  ---
Dipnot:
*Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)
 1 Ağustos 1975 Helsinki
**Füsun Sarp Nebil-Nükleer Yüksek Mühendisi, uzman, araştırmacı
   Prof. Dr. Turhan Menteş  - Bilgisayar Müh. Ali Rıza Atasoy
  Çiğdem Toker – Gazeteci