KALENDER YAZILAR-7

Geçtiğimiz 1-2 Ağustos günlerinde tüm Türkiye’de SABİM ( “Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu). ismiyle bir araya gelen yirminin üzerinde sendika , derneğin ilan ettiği iş bırakma eylemleri vardı.İş bırakma eyleminin ilanı ve öncesinde yaşanan tartışmalar karar alma süreçleri tutarsızlıklar bir yana , SES’in 1 Ağustos günü, 1 günlük iş bırakma kararına katılması, eylemlerin kitleselleşmesinin, yaygınlaşmasının, çok görünür ve etkili olmasının önünü açtı. Nerdeyse tüm şehirlerde, yüzlerce Hastane ASM, Sosyal Hizmet Kurumlarında irili ufaklı yüzlerce eylem gerçekleşti. Boş hastane koridorları, kitlesel basın açıklamaları, yürüyüş ve halay fotoğrafları sosyal medya mecralarına yağdı. Kamu emekçileri TİS görüşmelerinin 1 Ağustos ta başlaması, yoğun ekonomik sıkıntılar nedeniyle büyük bir yoksulluk kıskacındaki sağlık emekçilerinin “ sözleşme ” masasına tazyik uygulama isteği eylemlerin belirgin itici gücüydü. SES, SABİMİ oluşturan birçok sendika ve derneğin eylem tarzlarına, eksikliklerine rağmen,27.kuruluş yıldönümüne denk gelen 1 Ağustos 2023 te bir günlük iş bırakma kararı alarak sürece katıldı Ve önemli bir adım atmış oldu. Bir Ağustos kararı başta İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Eskişehir, Adana, Mersin, Antalya olmak üzere yüzlerce il ve ilçede devlet-şehir hastanelerinde,tıp fakültesi hastanelerinde, aile sağlığı merkezlerinde etkili oldu.Sahadan gelen görüntüler, haberler iş bırakma eylemlerinde SES’in etkin bir rol aldığı aldığını gösterdi.Belli bir kitlesel gücü olan hekim sendikaları dışında, diğer oluşumların birkaç yerde tabela dışında görünmediklerini de kaydetmek gerek.Hemen hemen bütün işyerlerinde, eylemleri örgütleyenlerin,birleştirenlerin, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin alana çıkması için mücadele edenlerin SES örgütleri olduğunu, bütün tarafsız tanıklıklar bile teyit edecektir.Bir çok eksikliklere,yaz aylarının özgün koşullarına,izinlerin yoğunluğuna rağmen SES, 1 Ağustos eylemlerinde sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin birleşik mücadelesine katkısıyla önemli bir eşiği daha aşarak mücadelenin sessiz olamayacağını gösterdi. Son bir iki yıldır iyice derinleşen ekonomik kriz, özellikle seçimlerden sonra dizginlerinden boşanırcasına emekçilerin üzerine yıkılmaya devam ediyor.Temmuz da açıklanan maaş artışları beklentiler şöyle dursun reel kayıpları bile karşılamaktan çok uzaktı.Temel maaşlara eklenmeyen,emekliliğe yansımayan seyyanen artışlar ise kimseyi tatmin etmedi.Üstelik iğneden ipliğe her şeye ekmeğe, suya, doğalgaza, elektriğe, ulaşıma, haberleşmeye yani hayatımızı sürdürmek için kullanmak zorunda olduğumuz her şeye neredeyse iki katına yakın oranda zam geldi.Örneğin Eskişehir’de 200 gram ekmek 7 TL’ye yükseldi.Benzin ve mazotta zamlar otomatiğe bağlandı.Çok yakında litre fiyatları 40 TL olursa şaşırmayacağız.İlaç fiyatları %30 civarda zam aldı.Dolmuş,taksi,otobüs,su vb gündelik yaşamda karşılaşabileceğimiz her şey arttı.Kiralar beklenmedik ölçülerde yükseldi. Eskişehir’de bile 15 20.000 TL yakın kiralardan bahsedilir oldu. Bu koşullarda herhangi bir emekçinin, özelinde sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin yaşamının etkilenmeyeceğini düşünmek mümkün mü? Hele yeni işe başlayanlar. Eskişehir’e yeni gelen,tayini çıkan emekçilerin bu durumdan muazzam etkileneceğini görmek için kahin olmaya gerek yok.Ülkenin bir çok şehrinde böyle bir tablo olduğunu tahmin etmek zor değil. Dünyada, gelir dağılımın emekçiler aleyhine hızla bozulduğu bir ülkedeyiz. Zorlukla kazandığımız değerlerimizi bir bir kaybediyoruz. Gün be gün demokrasiden uzaklaşıyoruz. Doğanın talanı her geçen gün artıyor. Emeklilerimiz açlığa mahkûm ediliyor. Afetler ve sosyal altüst oluşların etkileri devam ediyor. Sağlık alanındaki şiddet kanıksanmış nerdeyse her gün ölüm ve yaralanma haberleri geliyor. Öte yandan madalyonun öbür yanını da görmek gerekiyor. Bütün bu yıkım tablosuna ve bu tablonun oluşmasındaki katkılarına rağmen, sağlık ve sosyal hizmet iş kolundaki yandaş sarı sendikaları, nicelik anlamındaki güçlerini, sebeplerini, akılda tutmak, irdelemek gerekiyor. Bu sayısal güçlerini iktidara yaslanmışlıklarıyla açıklamak kolaycılığına kapılmadan çok boyutlu bir değerlendirmeye ve sürekli bir mücadeleye ihtiyaç var. 1 Ağustos eylemleriyle önemli bir eşiğin aşıldığını, SES in gücünü etkisini bir kez daha gösterdiğini ve kendisinin de gördüğünü söylemek mümkün. Birleşik mücadele söylemi, slogandan pratiğe indikçe, alanlar sağlık ve sosyal hizmet emekçileriyle doldukça, daha büyük adımlar atmanın, daha çok çalışmanın, örgütlenmenin önünü açacaktır.