KALENDER YAZILAR-5

Azami Yalanlar Ve Asgari Ücret

Seçimler bitti. Bir taraftan mevsim beklentilerinin üzerinde seyreden sağanaklar. Seçimlerin hemen ardından kaldığı yerden devam eden zamlar. Merak ediyorum emekçilerinin ikisinden de kurtulma şansı yok mu?
Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde, gece yarısından itibaren, bilmem kaçıncı kez mazota gelecek zamlardan, haberdar olup, arabama bir miktar mazot alabilmenin gururunu yaşıyorum.(Bu memleket ne zamandır yurttaşlarına böyle güzel duygular yaşatıyor. )Seçimler biteli henüz on beş günü buluyor. Ama nihayetinde hızla eski halimizi aldık. Her şeyin yolunda gittiğini, güllük gülistanlık içinde olduğumuzu onayladıktan sonra şükürler olsun kendimizi milli yağmurlarımızın altında sırılsıklam ıslanırken bulduk.
Temmuz’a doğru yaklaşırken gündemlerden birisi de asgari ücretin belirlenmesi. Milyonlarca insanın önümüzdeki günlerini derinden etkileyecek bir rakamdan bahsediyoruz. Aslında bir rakam değil yaşam ölçütü. Ülkemizdeki çalışanların çok büyük bir yüzdesi, asgari ücret ile geçimin sağlamaya çalışırken, daha az bir kısmı da birkaç bin TL daha fazla ücret alabilmek gecesini gündüzüne katıp fazla mesailerle hayatını sürdürmeye çalışıyor.
İşçiler çalışmaya devam ederken “ her nasıl oluyorsa ”İkinci tur cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi 27 Mayıs’ta 8 bin 500 TL’lik asgari ücret 427 dolara karşılık gelirken bugün 364 dolara karşılık geliyor. Buna göre asgari ücret sadece iki haftada 63 dolar eridi. Patronlardan yana izlenen ekonomi politikaları, hiç durmaksızın işçiyi yoksullaştırmaya devam ediyor.Genel anlamda rakamları pek sevmeyiz ama birkaç temel göstergeyi hatırlamak asgari ücretin ne kadar önemli olduğunu bize gösterecektir.Ülkemizde şu an uygulanan asgari ücret 8 bin 500 lira, en düşük emekli aylığı 7 bin 500 lira iken, Türk-iş’in mayıs ayı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı 10 bin 362 lira; kira, fatura, eğitim, giyim, ulaşım gibi tüm giderlerini kapsayan yoksulluk sınırı ise 33 bin 752 lira. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 13.440 TL‘ye ulaştı!
Evet bugün Asgari ücret toplantıların ikincisi gerçekleşti. Yine güzel bir haber yok. Seçimlerden önce 500 dolardan bahsedenler şimdi eveleyip geveliyor. Milyonlarca işçiyi doğrudan, milyonlarcasını dolaylı olarak etkileyen ülkemizin en büyük toplu sözleşmesini kimler görüşüyor. Büyük bir sessizlik ve gamsızlığın ortasında işveren temsilcisi, hükümet temsilcisi ve en büyük konfederasyon temsilcisi, aslında sonucunu sadece biz fanilerin bilemediği rakamları, uygun bir zaman ve mekanda açıklamak milli manevi soslarla sunmak üzere senaryo yazıyorlar.Türkiye’nin patronları tarihlerinin en mutlu günlerinde ama hala genlerine sinmiş işçi emekçi korkularıyla geleceklerini kendi sınıf bilinçleri doğrultusunda sürdürmeye çalışıyorlar.Daha çok kar.Kendileri için dünyanın bütün nimetlerini sınırsızca tüketmek.İşçi ve emekçilere daha çok  yoksulluk ve itaat etmeleri için bol bol hamaset. 
İşçilerin emekçilerin büyük bir çoğunluğu ise bu toplusözleşmeyi kendilerinin dışında bir süreçmiş gibi izlemeye, kendiliğindenciliğe ve iyimser beklentiye sokulmuş durumdalar. Oysa söz konusu “toplusözleşme” milyonlarca insanın yaşamının her ayrıntısını belirleyen,gecesine gündüzüne etki edecek bir anlam taşıyor.Yani hepimizin bütün gücümüzle taraf olması gereken “ asgari ücret belirlenmesi toplantıları “  seyirlik oyun  konumundan çıkamıyor.
Ama hiçbir zaman geç değil diyerek bu orta oyununa müdahale etmeli. Hepimizi ilgilendiren bu  en büyük toplusözleşmeyi bizzat işçilerin emekçilerin taraf olmalarıyla lehimize çevirip insanca yaşayacak ücretler kazanılabileceğimizi bilmeliyiz.
İşçiler azami yalanlarla durmadan asgari ücretlere mahkûm edilmelerini; sınıf bilinciyle bitmek tükenmek bilmeyen sınıf mücadelesiyle durdurabilir. Güzel bir geleceğin kapılarını açabilir.